Sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisi kavramlarının ilk kez bir Birleşmiş Milletler kararında yer alması neden önemli?
18 Mayıs 2023 - Impact Hub Ankara

Yazan: Victorine Anquediche Ndeye, Marlène Schiappa, Chantal Line Carpentier, Frédéric Bailly, Francois Bonnici, Nisan 2023

Makalenin orjinali: https://www.weforum.org/agenda/2023/04/un-resolution-social-solidarity-economy/

Türkçeleştiren: Murat Çitilgülü

 

“Çoklu Kriz” olarak nitelendirilen bu dönemde, coğrafi-ekonomik çatışma, geçim krizi, sosyal uyumun erozyonu ve iklim değişikliğinin hafifletilememesi gibi küresel risklerin ana nedenlerini ele alacak çözümlere ihtiyaç duyuyoruz.

Sosyal ekonomi; sektörler arası çalışarak, kar dağıtımı ve varlıkların kullanımında sermayenin değil insanların ve sosyal amaçların önceliğini vurgulayarak, ihtiyaç duyulan bu çözümler için alternatifler sunuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 18 Nisan’da sürdürülebilir kalkınma için sosyal ve dayanışma ekonomisini teşvik eden bir karar aldı. BM Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Görev Gücü, sosyal ve dayanışma ekonomisinin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin tamamını geliştirdiğini belirtti. 

Söz konusu gelişme, sosyal ekonominin bir BM kararında ilk kez yer alması nedeniyle özel bir önem taşırken, karar metninde “küresel risklere karşı daha derin, daha iddialı, dönüştürücü ve bütünleşik bir yanıt” ihtiyacını belirtiliyor.

Sosyal ekonomi dünyadaki sorunlara çözüm sunuyor

Sosyal ekonomi onlarca yıldır dünyadaki birçok soruna karşı yaratıcı çözümler getiriyor. 

Sosyal ekonomi, ekonomik verimlilik ile sosyal ve çevresel etki arasında yeni bir denge bularak, dezavantajlı durumdaki insanların üretkenliğini güçlendirmenin yanı sıra, sosyal hizmetler ve çevre koruma sağlamada da kilit bir rol oynuyor. 

Küresel düzeyde, sosyal ekonomi toplam gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık %7’sini, bazı ülkelerde ise toplam istihdamın %12’ye kadarını oluşturuyor.

BM kararı, BM üyesi devletleri sosyal ve dayanışma ekonomisini ve bunun sürdürülebilir kalkınmaya katkısını tanımaya teşvik eden önemli bir kilometre taşı.

Hükümetleri, sosyal ve dayanışma ekonomisini desteklemek ve geliştirmek için yerel, ulusal ve bölgesel strateji ve politikalar ile programları teşvik etmeye ve uygulamaya çağırıyor. Söz konusu stratejilere örnek olarak aşağıdakiler sayılabilir:

• Konuya özel yasal çerçeveler geliştirilmesi

• Ulusal istatistikler kapsamında veri toplanması

• Mali teşvikler ve kamusal satın alma destekleri verilmesi

• Eğitimde ve araştırmada sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisine yer verilmesi

• Girişimcilik ve işletme desteklerinin geliştirilmesi

• Finansal hizmetlere ve fonlara erişimin kolaylaştırılması

• Sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisi aktörlerinin politika geliştirme süreçlerine dahil edilmesi

Kosta Rika, Senegal, Fransa, Kanada, Fas, Güney Kore ve İspanya’nın da aralarında bulunduğu ülkeler, satın alma, ruhsatlandırma ve hatta vergi indirimleri gibi alanlarda destekleyici yasal çerçeveler aracılığıyla halihazırda sosyal ekonomiyi destekliyorlar.

Fransa, 2014 yılında, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve kamu alımları gibi önlemleri içeren sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisinin gelişimini desteklemeye adanmış bir yasa çıkardı.

Senegal, 2021’de toplum üzerinde faydalı bir etki yaratmayı, özgürleştirici bir işlev sağlamayı ve ekonominin dayanıklılığını güçlendirmeyi amaçlayan sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisine ilişkin bir çerçeve yasa kabul etti.

Avrupa Birliği ve Afrika Birliği gibi uluslararası kuruluşlar da sosyal ekonomi üzerine aksiyon planları hazırladılar.

Afrika Birliği geçtiğimiz Kasım ayında Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi için 10 yıllık bir stratejiyi onayladı ve stratejiyi bir de uygulama planıyla (2023-2033) destekledi. Strateji, bölgesel ekonomik topluluklarda ve üye devletlerde sosyal ekonomiyi meşrulaştırmak, desteklemek ve geliştirmek için kapsamlı ve koordineli bir politika çerçevesi sağlamayı amaçlıyor.

Şirketler de sosyal ekonomi modelleriyle ortak olabilir ve bunları benimseyebilirler. 2021’de SAP, 2025’e kadar yapılan kurumsal satın alımların %5’ini sosyal girişimler ve kapsayıcı işletmelerden  gerçekleştirmeyi hedefleyen kurumsal bir girişim olan “5 & 5 by ’25” inisiyatifini başlattı.

Microsoft, sosyal etki yaratan girişimleri teknoloji, bağlantı ve bağışlarla destekleyen Küresel Sosyal Girişimcilik Programını yürütüyor. Ayrıca Güney Kore’nin en büyük ikinci kurumsal holdingi olan SK, etkilerine bağlı mali teşvikler sağlayarak sosyal girişimcilerin büyümesine yardımcı olan Sosyal İlerleme Kredisi (SPC) programını başlattı.

Sosyal ekonomi için daha fazla destek gerekiyor

Tüm bunlar cesaret verici işaretler, ancak sosyal ekonominin potansiyelini tam olarak ortaya çıkarmak için çok daha fazla kamu desteği, özel yatırım ve ortaklıklara ihtiyaç var.

BM Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Görev Gücü’ne ek olarak, bu gündem üzerinde çalışmayı destekleyen çok sayıda küresel girişim ve ittifak var.

Dünya Ekonomik Forumu, sosyal ekonominin kilidini açmak için kamu ve özel sektör liderlerini biraraya getiren “Global Alliance for Social Entrepreneurship/Sosyal Girişimcilik için Küresel İttifak”e ev sahipliği yapıyor. Kilidin nasıl açılacağı konusunda hükümetler ve şirketler için somut tavsiyeler içeren bir içgörü raporu yayınladı.

Ayrıca, Fransa’nın girişimiyle başlatılan “Pact for Alliance-Etki Paktı ittifakı”, Senegal ve diğer ülkeleri sosyal ekonomiyi uluslararası gündemin merkezine yerleştirmek için biraraya getiriyor. Pakt, sosyal ekonomi için uluslararası ivmenin oluşturulmasına yardımcı olurken, dünya çapında gelişimini destekliyor.

Son BM kararı doğru yönde atılmış bir adım. Bir sonraki adım ise, tüm üye devletlerin bunu uygulaması olacak.