Yazan: Sinem Güravşar Gökçe & Berivan Eliş
Tarih: Ağustos 2021
‘Sosyal’ kelimesi, sözcüğün kapsamına dair belirsizlikler nedeniyle birlikte anıldığı kavramları muğlaklaştıran bir kelime. Sosyal ekonomi, sosyal girişimcilik, sosyal finansman, sosyal zeka, sosyal gastronomi ve sosyal inovasyon gibi ‘toplumla ilgili’ kavramların belli çerçevelere sığdırılması zor. İnovasyona sosyal olma niteliğini kazandıran bileşen, niyet ya da motivasyon, problemin niteliği, ortaya çıkardığı sonuç/etki ya da sivil sektörden bir tüzel yapı tarafından gerçekleştirilmesi olabiliyor (Phills vd., 2008). Bu nedenle de sosyal inovasyonun farklı tanımları var.
Terimin en kapsayıcı ve en çok atıfta bulunulan tanımlarından biri alanın önemli dergilerinden Stanford Social Innovation Review’da 2008 yılında yayınlanan “Sosyal İnovasyonu Yeniden Keşfetmek” makalesinde yer alan tanım: “Toplumsal bir soruna yönelik geliştirilen, mevcut çözümlerden daha etkin, daha verimli, daha sürdürülebilir ya da daha adil olan ve yaratılan değerin bireylerden ziyade bir bütün olarak topluma kazandırıldığı yeni bir çözüm” (Phills vd., 2008). Bu tanımda inovasyonu ‘sosyal’ yapan iki nitelik var – ‘toplumsal bir probleme yönelik olma’ ve ‘toplumsal değer üretme’. Sosyal inovasyon, yeni ya da önemli oranda iyileştirilmiş bir çıktı ya da yukarıda anılan özelliklerin birarada bulunduğu bir süreç gerektiriyor. En önemlisi ise sosyal faydanın bir yan ürün ya da çıktı değil temel amaç ve odak noktası olması gerekiyor. Netleştirmek için yaygın kullanılan sosyal inovasyon örneklerinden birkaç tanesini sıralayalım: akran eğitimi modeli, kitlesel fonlama (crowdfunding) modeli, katılımcı bütçeleme süreçleri, tasarımsal düşünme (design thinking) yöntemi, permakültür pratikleri, Creative Commons gibi açık kaynak ve lisans ürünleri.
Sosyal inovasyon arayışının mevcut işe yarar çözümlerin görmezden gelinmesi ya da sürekli sıradaki en yeni şeyin keşfedilmesi için çalışılması olmadığını belirtmek gerek. Bir şeyin inovasyon olarak adlandırılabilmesi için uygulamaya geçmiş olması ve bu uygulamanın toplumda belli bir yaygınlık kazanması gerekiyor. Sosyal inovasyon da çoğu zaman işe yarar çözümlerin hatırlanması, güçlendirilmesi, birbirine entegre edilmesi sonucu iyileştirilmesi olarak ortaya çıkıyor (TRANSIT, 2021). Kaynağı ve çıktısı ne olursa olsun, inovasyon örnekleri incelendiğinde pek azının tamamen yeni bir çıktı ya da süreç ortaya koyduğu görülüyor. Örneğin E-Bursum burs ekosistemini daha demokratik hale getirmeyi hedefleyen ve bu amaçla da burs verenlerle burs arayanları dijital ortamda eşleştiren bir platform. Kullandığı teknoloji ya da eşleştirme algoritmalarının ötesinde, önemli bir toplumsal ihtiyaca sürdürülebilir bir çözüm üretmesi açısından bir sosyal inovasyon örneği. Benzer şekilde sosyal girişimlerin kendisi de bir organizasyonel sosyal inovasyon örneği olarak kabul edilebilir. Ne sosyal fayda yaratma misyonu ne de girişimcilik yeni yöntemler ancak bunların biraraya getirilmesi ile oluşan ve sistem seviyesinde dönüştürücü bir sosyal etki yaratılmasına olanak sağlayan sosyal girişimcilik modeli bir sosyal inovasyon örneği. İnovasyon çoğunlukla bu şekilde farklı bilgi alanları ve yöntemlerinin kombinasyonlarından oluştuğundan disiplinlerarası yaklaşım ve hangi alanlardan neler ödünç alınabilir ya da adapte edilebilir düşüncesi önemli beceriler (Mulgan, 2017).
Sosyal İnovasyon Neden Önemli?
Günümüzde sosyal/çevresel problemler giderek karmaşıklaşmakta. Nüfus arttıkça ve insanların birbirleriyle doğayla ve teknolojiyle ilişki ve etkileşimleri çeşitlendikçe problemler zorlu olmanın ötesine geçerek karmaşıklaşıyor. Uzaya roket fırlatmak gibi zor ama doğru uzmanlık, malzeme, zaman, bütçe ve benzeri kaynaklar biraraya getirildiğinde daha önce denenmiş bir yönergeyi takip ederek çözülebilecek problemleri büyük oranda çözdük. Ancak sosyal problemler söz konusu olduğunda bir ülkede uygulanan ve başarıya ulaşılan bir çözüm başka bir ülkede hatta bazen mahalle ya da aile ölçeğinde geçerliliğini yitirebiliyor. Dolayısıyla ‘iyi uygulamaların’ ilham verdiği ancak çoğunlukla aynı iyi sonucu ortaya çıkarmadığı, hatta bazen olumsuz sonuçlara yol açtığı durumlarla karşılaşmak normal. Bu nedenle sosyal inovasyon alanında ‘yerellik’ vurgusu giderek önem kazanıyor (Mulgan, 2021).
Karmaşık problemler konusunda, alana uzaktan baktığınızda karmaşık gözüktüğü, oysa sistemin içinde devinen çok sayıda paydaşın geribildirimi ve birlikte çalışması ile çözüm sürecinin bir parçası olarak, bu sorunların karmaşıklıktan kurtulabileceği yönünde iyimser yaklaşımların (Johar, 2015) olduğunu da vurgulamalıyız. Yaklaşımlar farklı olsa da bugün yaşanan problemlerin çoğunun geçmişteki kısa vadeli ve sorunu yaşayanların müdahil olmadığı çözümlerden kaynaklandığı konusunda bir mutabakat mevcut. Bu nedenle artık her konuya daha bütüncül şekilde, uzun vadeli etkilerini de göz önüne alarak bakmamız gerektiği açık. Aksi takdirde bugün çözüm olarak gördüğümüz müdahalelerin de yarının problemlerini doğuracağını öngörmek zor değil.
İtici ve Çekici Güçler
Sosyal inovasyon kavramını son 10 yılda çok daha sık duymaya başladık. ABD’de Obama döneminde Sosyal İnovasyon ve Yurttaş Katılımı Ofisi kuruldu. Kanada hükümeti son üç yılda sosyal inovasyona milyar dolarlık bütçeler ayırdı. Birçok ülkede kamu yapılanması içinde inovasyon birimleri kuruldu, üniversitelerde sosyal inovasyon merkezleri açıldı, bağımsız ya da sivil toplum liderliğinde araştırma merkezleri faaliyete geçti. Alanda çalışanları teşvik etmek amacıyla birçok ödül programı yürütülüyor. Avrupa Komisyonu, İstihdam ve Sosyal Yenilik (EaSI) Programı kapsamında milyonlarca Avroluk projeleri desteklerken birçok uluslararası kuruluş, kamu kurumları ve filantropi kuruluşları bu alana fon sağlıyor. Bu gelişmeler küresel olarak tecrübe edilen iklim değişikliği, gıda krizi, toplumsal cinsiyet eşitsizliği gibi sosyal ve çevresel sorunların ancak kolektif çözümlere kavuşabileceğinin anlaşılmasıyla birlikte sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisinin yükselişe geçmesinden de besleniyor. Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) etrafındaki işbirliğinin artması ve her geçen gün daha fazla kurumun bu amaçlarla uyumlu stratejilere yönelmesiyle bu etki daha da artıyor. Sürdürülebilirliğe dair tüketici bilincinin artması sayesinde özel sektör de B Corp gibi sertifikalar alarak pozitif sosyal ve çevresel etkisini artırmaya çalışıyor. Türkiye’de Hedefler için İş Dünyası platformu gibi yapılanmalar aracılığıyla SKA’ların kurumsal politika ve stratejilere entegre edilmesi için çalışmalar sürüyor. Özellikle pandemi sürecinde küresel çapta yaşananlarla sosyal-çevresel farkındalığın artması ve önceliklerin/aciliyetlerin değişmesi bu süreci daha da hızlandıracak gibi görünüyor. Nitekim pandemiye hazırlıksız yakalanmak ve kısa sürede çözüm üretme zorunluluğu kamu sektörü başta olmak üzere her sektörde sosyal inovasyon süreçlerinin ortaya çıkmasını sağlamış durumda.
Teknoloji ve dijitalleşme de bu dönüşümde önemli bir rol oynuyor ve yeniliğe dair her alanda olduğu gibi sosyal inovasyonun gelişim hızını artırıyor. Teknolojinin (yapay zeka, veri bilimi, vb.) toplulukların bilgisi ve çabasıyla birleştirdiği kolektif zeka (collective intelligence) gibi uygulamalar sorunların daha iyi anlaşılmasında, daha geniş bir perspektiften çözüm üretilmesinde ve daha kısa sürede daha doğru kararlar verilmesinde önemli imkanlar sağlıyor. Fiziksel olarak biraraya gelemeyecek bireylerin/toplulukların birlikte çalışabilmesi, kapsayıcılığın artması, dijital topluluk ve dayanışma ağlarının geliştirilmesi, fikir üretimi/paylaşımı bilginin yaygınlaştırılması, hız ve esnekliğin artması dijital araçlar sayesinde mümkün olabiliyor. Ayrıca dijitalleşme, inovatörlere farklı iş modelleri geliştirme ya da yenilikçi finansman kaynaklarından faydalanma imkanı sağlayarak sürdürülebilirliğin de önünü açıyor.
Bu noktada her dijital dönüşüm etkinliğinin inovasyon olmadığını belirtelim. Örneğin e-nabız, Türkiye’de sağlık alanında dijital dönüşümün en güzel örneklerinden biri; ancak dijitalleşmenin sağlayabileceği birçok inovatif çözümü (doktor randevularında hangi uzmanlık alanına ihtiyaç duyulduğuna dair yönlendirme testleri uygulanması, kullanıcının yoğunluğun en az olduğu hastanelere yönlendirilmesi, test sonuçlarının birçok farklı uzmanın görüşüne çevrimiçi ortamda sunulması, kontrol zamanlarının hatırlatılması vb.) içermekten ziyade çevrimdışı süreçleri çevrimiçine taşımış durumda.
Sosyal finansman alanının gelişmesi, kendisi de başlı başına bir inovasyon örneği olabilecek finansman araçlarının kullanıma girmesi, sosyal etki yaratan her alanın gelişimine katkı sağlıyor. Yukarıda verdiğimiz ilk örneklerden, çok sayıda bireyin küçük miktarda fonlamasına dayanan kitlesel fonlama (crowdfunding), sponsor bir kuruluş tarafından kitlesel fonlamada yapılan bağış kadarının bağışlanmasına dayanan eş fonlama (match-funding) veya henüz çok yeni bir model olan yapılan satış miktarı kadar fonun bağışlanmasını ifade eden ticari gelir eşleme fonu (match-trading) ya da belirlenen etki hedeflerine ulaşılması durumunda yatırımcılarına önceden belirlenmiş oranda kazanç sağlayan sosyal etki tahvilleri gibi birçok yenilikçi araç kullanılmaya başlandı. Sosyal etki yaratacak çalışmaların desteklenmesi için vadesi uzun, faiz oranı daha düşük finansman sağlayan sosyal/etik bankalar kuruldu, daha düşük getiri beklentisi olan sosyal yatırımcılar alana girdi. Dijital uygulama/platformlar üzerinden yenilikçi maddi ya da ayni bağış araçlarının yanısıra ‘veri bağışçılığı’ gibi alternatif değer odaklı araçlar gündeme gelmeye başladı. Ulusal kamu otoriteleri, yerel yönetimler ve bölgesel kalkınma ajansları ile büyük ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları; kurumsal sosyal inovasyon çalışmaları kapsamında özel sektör ve aktif yurttaşlar; bağış, proje, satın alma ya da mikro kredi modelleriyle sosyal inovatörleri destekleyebilir hale geldi.
Sosyal inovasyonun gelişimi için finansal destek sağlamanın dışında, deneyselliğe alan açılması ve finansal olmayan desteklerin sunulması da çok önemli. Bu yaklaşımla hızlı öğrenme, işbirliği, deneysellik ve yaygın bilgi paylaşımı ilkeleri üzerine kurulan UNDP Hızlandırma Laboratuvarları (UNDP Accelerator Labs) Türkiye dahil 115 ülkede aktif olarak deneyler yapıyor ve çözüm haritalaması yapıyor. İnovatörlerin kapasitesinin geliştirilmesine yönelik birçok destek ve hızlandırma programı yürütüyor.
Tüm bu desteklere ilaveten açık kaynak yaklaşımının da, diğer birçok inovasyonun temelini oluşturan en önemli itici güçlerden biri olduğunu belirtmek gerek. İnovasyon, beklenmedik kişilerden, beklenmedik anlarda ya da yerlerde doğabiliyor. Bu nedenle disiplin, unvan, sektör vb. ayrımları yapmadan sorunları ve eldeki mevcut çözümleri herkesin bilgisine ve kullanımına açabilmek büyük fark yaratıyor. Belli toplumsal meselelere odaklanan çözüm arayışında çözüm sayısının nitelikli problem sayısı ile doğru orantılı olduğu biliniyor (Satell, 2017: 152). Dolayısıyla hem olabildiğince nitelikli problemi ortaya koyabilmek hem de olabildiğince insanın bu problemleri görmesini sağlamak en etkin çözüme ulaşmak için elzem. Bunun için de problemin tüm paydaşların dinlenerek, mümkünse her aşamasına dahil edilerek, doğru şekilde anlaşılması ve çerçevelenmesi, farklı bilgi düzeyi ve disiplinlerden insanların birarada çözüm üretebileceği ortamların yaratılması gerekiyor. Bugün birçok anaakım müdahalede kullanılan yöntem olan sorunları küçük parçalara ayırarak çözmeye çalışmak, parçalar arasındaki ilişkileri, nedensellik bağlarını ve sistem içerisinde sorunu yaratan örüntüleri anlamamızı engellediği için kalıcı bir değişim yaratmakta yetersiz kalıyor.
Sosyal İnovasyon Sınıflandırmaları
Sosyal inovasyonu birkaç farklı değişkene göre sınıflandırmak mümkün. Çıktısına göre; ürün (görme engelliler için akıllı baston, plastik ürünlerin yerine geçen yiyecek saklama kumaşları), hizmet (engellilere uygun hizmet veren yerlerin haritalanması, gıda bankaları), model (yurttaş bilimi, çözüm gazeteciliği), süreç (yoksullara yönelik şartsız nakit transferleri), organizasyon (platform kooperatifleri) inovasyonu. Kaynağına göre ise; kamu sektörü kaynaklı (katılımcı bütçeleme), özel sektör kaynaklı (iç girişimcilik uygulamaları), sivil toplum ya da topluluk kaynaklı (üç boyutlu teknolojilerin düşük maliyetli protez kol üretimi için kullanılması) gibi. Ancak bu sınıflandırmaların sınırları her zaman net değil. Örneğin, e-NABLE hareketinin bir parçası olarak açık kaynaklı tasarımları kullanarak üç boyutlu yazıcılarla protez uzuv üreten ve bir ürün inovasyonu olarak görebileceğimiz Robotel aynı zamanda açık kaynak hareketinin sağlık alanına uygulamalarına dair bir model inovasyonu da ortaya koyuyor. Ya da göçmenlerin, bulundukları ülkelerde hukuk-sağlık vb. kritik alanlarda dil sorununu aşabilmesi için tasarlanan tarjimly isimli uygulama nihai çıktı olarak bir ürün, ancak sunduğu tercüme imkanı açısından bir hizmet inovasyonu. Sosyal inovasyonun çoğu zaman birçok alanın ve kaynağın kesişiminde ortaya çıktığı görülüyor.
Sosyal etki açısından en geniş potansiyele sahip alanın kamuda sosyal inovasyon olduğunu söylemek yanlış olmaz. Akla ilk olarak kamu sektörünün destekçi ve hızlandırıcı rolü gelse de sosyal inovasyonun kaynağı olarak da kamu, özellikle yerel yönetimler, oldukça etkin bir konuma sahip olabiliyor. Dünyada hem kamu yapılanması içinde yer alan hem de bağımsız merkezler üzerinden destek örnekleri var. Kamuda yapılan her inovasyonun sosyal olduğunu söylemek zor; başta verdiğimiz tanımdaki gibi toplumsal bir probleme yönelik olma ve toplumsal değer üretme şartlarını karşılasa bile katılımcı olmayan süreçlerle ortaya konulan inovasyonun sürdürülebilir bir pozitif sosyal etki yaratması mümkün olmuyor. Katılımcı bütçeleme ya da kamusal alanların ortak tasarımı gibi çalışmalar kamuda sosyal inovasyonun güzel örnekleri arasında. Davranışsal içgörü ya da dürtme (nudge) yöntemlerinin kamu idaresi süreçlerine entegre edilmesiyle de önemli sosyal inovasyon örnekleri ortaya çıkıyor. Davranışsal Kamu Politikaları Projesi ile bu yöntemler de Türkiye’de ilk defa kullanılmaya başlandı.
Adımlar
Kalıcı çözümler için tek tek belirli aktörlere ya da tek bir disipline dayalı modeller yerine kapsayıcı, katılımcı ve farklı fikirlerin zenginlik sayıldığı işbirliğine dayalı modeller benimsememiz gerekiyor. Sosyal inovasyon için yeniye yer açan, farklılığa ve hataya karşı hoşgörülü, güvene dayalı işbirliklerinin kurulabileceği bir kültür gerekiyor. Mutlu kazalara/tesadüflere (serendipity) açık, çözüme zaman tanınan, sorunlar arasındaki bağlantıların anlaşılmasına ve çözüm alanlarının komşuluklarının keşfine alan yaratan, başarı ölçütlerinin sadece çıktıya göre belirlenmediği, farklı bakış açılarına ve muhalifliğe yer veren ve yapıcı çatışmadan faydalanan, şeffaf süreçlere dayalı ve deneyselliğe açık bir ekosistem yaratılmalı.
Böyle bir kültür ve ekosistem içerisinde, toplumun genelinin faydasını gözeterek, olması gerekenle mevcut çözümler arasındaki boşluğu ya da eksiklikleri ortaya koyarak yenilikçi çözümler geliştirmek daha kolay ve etkili olacak. Her alanda sosyal ve çevresel etkinin göz önünde bulundurulmasını sağlayacak bu kültürel dönüşüm ve ekosistem yaklaşımı sayesinde, uzun vadede birçok kavramın önüne gelen ‘sosyal’ ibaresinin kullanımına gerek kalmaması nihai hedefimiz olmalı. İnovasyondan, girişime; ekonomiden finansmana sosyal etki gözlüğüyle bakılması birçok sosyal sorunu kaynağında çözebilir.
Referanslar
Indy Johar, 2015. Social innovation in the real world – from silos to systems. Temmuz 2021 tarihinde https://www.youtube.com/watch?v=oHnwq2F6204 adresinden alındı.
Geoff Mulgan, 2021. Değişimin arkasındaki güç, sosyal ve çalışma hayatımız ile aramızdaki etkileşimi nasıl etkiliyor? Sivil Hareket: 2021 ve Ötesi Dijital Forumu.
Geoff Mulgan, 2017. Social Innovation: The Last and Next Decade. Temmuz 2021 tarihinde Nesta Blog: https://www.nesta.org.uk/blog/social-innovation-the-last-and-next-decade/ adresinden alındı.
James A. Phills, Kriss Deiglmeier ve Dale T. Miller, 2008 . Rediscovering social innovation. Stanford Social Innovation Review, 6(4), 34-43. https://ssir.org/articles/entry/rediscovering_social_innovation
Greg Satell, 2017. İnovasyonu Haritalamak. İstanbul: TTGV.
TRANSIT (TRANsformative Social Innovation Theory). TSO Manifesto. Temmuz 2021 tarihinde http://www.transitsocialinnovation.eu/tsi-manifesto adresinden alındı.