Yazan: Victorine Anquediche Ndeye, Marlène Schiappa, Chantal Line Carpentier, Frédéric Bailly, Francois Bonnici, Nisan 2023

Makalenin orjinali: https://www.weforum.org/agenda/2023/04/un-resolution-social-solidarity-economy/

Türkçeleştiren: Murat Çitilgülü

 

“Çoklu Kriz” olarak nitelendirilen bu dönemde, coğrafi-ekonomik çatışma, geçim krizi, sosyal uyumun erozyonu ve iklim değişikliğinin hafifletilememesi gibi küresel risklerin ana nedenlerini ele alacak çözümlere ihtiyaç duyuyoruz.

Sosyal ekonomi; sektörler arası çalışarak, kar dağıtımı ve varlıkların kullanımında sermayenin değil insanların ve sosyal amaçların önceliğini vurgulayarak, ihtiyaç duyulan bu çözümler için alternatifler sunuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, 18 Nisan’da sürdürülebilir kalkınma için sosyal ve dayanışma ekonomisini teşvik eden bir karar aldı. BM Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Görev Gücü, sosyal ve dayanışma ekonomisinin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin tamamını geliştirdiğini belirtti. 

Söz konusu gelişme, sosyal ekonominin bir BM kararında ilk kez yer alması nedeniyle özel bir önem taşırken, karar metninde “küresel risklere karşı daha derin, daha iddialı, dönüştürücü ve bütünleşik bir yanıt” ihtiyacını belirtiliyor.

Sosyal ekonomi dünyadaki sorunlara çözüm sunuyor

Sosyal ekonomi onlarca yıldır dünyadaki birçok soruna karşı yaratıcı çözümler getiriyor. 

Sosyal ekonomi, ekonomik verimlilik ile sosyal ve çevresel etki arasında yeni bir denge bularak, dezavantajlı durumdaki insanların üretkenliğini güçlendirmenin yanı sıra, sosyal hizmetler ve çevre koruma sağlamada da kilit bir rol oynuyor. 

Küresel düzeyde, sosyal ekonomi toplam gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık %7’sini, bazı ülkelerde ise toplam istihdamın %12’ye kadarını oluşturuyor.

BM kararı, BM üyesi devletleri sosyal ve dayanışma ekonomisini ve bunun sürdürülebilir kalkınmaya katkısını tanımaya teşvik eden önemli bir kilometre taşı.

Hükümetleri, sosyal ve dayanışma ekonomisini desteklemek ve geliştirmek için yerel, ulusal ve bölgesel strateji ve politikalar ile programları teşvik etmeye ve uygulamaya çağırıyor. Söz konusu stratejilere örnek olarak aşağıdakiler sayılabilir:

• Konuya özel yasal çerçeveler geliştirilmesi

• Ulusal istatistikler kapsamında veri toplanması

• Mali teşvikler ve kamusal satın alma destekleri verilmesi

• Eğitimde ve araştırmada sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisine yer verilmesi

• Girişimcilik ve işletme desteklerinin geliştirilmesi

• Finansal hizmetlere ve fonlara erişimin kolaylaştırılması

• Sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisi aktörlerinin politika geliştirme süreçlerine dahil edilmesi

Kosta Rika, Senegal, Fransa, Kanada, Fas, Güney Kore ve İspanya’nın da aralarında bulunduğu ülkeler, satın alma, ruhsatlandırma ve hatta vergi indirimleri gibi alanlarda destekleyici yasal çerçeveler aracılığıyla halihazırda sosyal ekonomiyi destekliyorlar.

Fransa, 2014 yılında, finansmana erişimin kolaylaştırılması ve kamu alımları gibi önlemleri içeren sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisinin gelişimini desteklemeye adanmış bir yasa çıkardı.

Senegal, 2021’de toplum üzerinde faydalı bir etki yaratmayı, özgürleştirici bir işlev sağlamayı ve ekonominin dayanıklılığını güçlendirmeyi amaçlayan sosyal ekonomi ve dayanışma ekonomisine ilişkin bir çerçeve yasa kabul etti.

Avrupa Birliği ve Afrika Birliği gibi uluslararası kuruluşlar da sosyal ekonomi üzerine aksiyon planları hazırladılar.

Afrika Birliği geçtiğimiz Kasım ayında Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi için 10 yıllık bir stratejiyi onayladı ve stratejiyi bir de uygulama planıyla (2023-2033) destekledi. Strateji, bölgesel ekonomik topluluklarda ve üye devletlerde sosyal ekonomiyi meşrulaştırmak, desteklemek ve geliştirmek için kapsamlı ve koordineli bir politika çerçevesi sağlamayı amaçlıyor.

Şirketler de sosyal ekonomi modelleriyle ortak olabilir ve bunları benimseyebilirler. 2021’de SAP, 2025’e kadar yapılan kurumsal satın alımların %5’ini sosyal girişimler ve kapsayıcı işletmelerden  gerçekleştirmeyi hedefleyen kurumsal bir girişim olan “5 & 5 by ’25” inisiyatifini başlattı.

Microsoft, sosyal etki yaratan girişimleri teknoloji, bağlantı ve bağışlarla destekleyen Küresel Sosyal Girişimcilik Programını yürütüyor. Ayrıca Güney Kore’nin en büyük ikinci kurumsal holdingi olan SK, etkilerine bağlı mali teşvikler sağlayarak sosyal girişimcilerin büyümesine yardımcı olan Sosyal İlerleme Kredisi (SPC) programını başlattı.

Sosyal ekonomi için daha fazla destek gerekiyor

Tüm bunlar cesaret verici işaretler, ancak sosyal ekonominin potansiyelini tam olarak ortaya çıkarmak için çok daha fazla kamu desteği, özel yatırım ve ortaklıklara ihtiyaç var.

BM Sosyal ve Dayanışma Ekonomisi Görev Gücü’ne ek olarak, bu gündem üzerinde çalışmayı destekleyen çok sayıda küresel girişim ve ittifak var.

Dünya Ekonomik Forumu, sosyal ekonominin kilidini açmak için kamu ve özel sektör liderlerini biraraya getiren “Global Alliance for Social Entrepreneurship/Sosyal Girişimcilik için Küresel İttifak”e ev sahipliği yapıyor. Kilidin nasıl açılacağı konusunda hükümetler ve şirketler için somut tavsiyeler içeren bir içgörü raporu yayınladı.

Ayrıca, Fransa’nın girişimiyle başlatılan “Pact for Alliance-Etki Paktı ittifakı”, Senegal ve diğer ülkeleri sosyal ekonomiyi uluslararası gündemin merkezine yerleştirmek için biraraya getiriyor. Pakt, sosyal ekonomi için uluslararası ivmenin oluşturulmasına yardımcı olurken, dünya çapında gelişimini destekliyor.

Son BM kararı doğru yönde atılmış bir adım. Bir sonraki adım ise, tüm üye devletlerin bunu uygulaması olacak.

“Bozkırda hayat onlara bağlı, onlara ayarlıdır” (Hikmet Birand , Anadolu Manzaraları)

Ankara’nın doğası şaşılası derecede bereketlidir. Gri şehir olarak anılsa da toprağı, hasadı, geçmişten bugüne ağırladığı medeniyetleri, derinlikli insanları ve hikayeleri bünyesinde barındıran Ankara’yı en iyi Kırkikindi yağmurları anlatır. Kırkikindiler, hızla bastıran ama toprağa hayat veren, yaz ve kış geçişlerinde toprağı doyuran, benzersiz ferah yağmurlardır.

Sosyal girişimler de tüm ekosisteme nefes aldıran bereketli yağmurlar gibiler. Impact Hub Ankara’da iki ayda bir bu güzel topluluğu Kırkikindi Buluşmalarında ağırlıyor, yaratıcılıklarını kutluyor, bereketlerini pekiştiriyoruz.

İki ayda bir, ayın ikinci perşembesi ikindi vakti gerçekleşen Kırkikindi buluşmalarının temel gayesi sosyal girişimciliği ilgilendiren alanlarda derin sohbetlere dalmak oluyor.

“İlk İkindi”de buluşmaların amacını, formatını, saatini ve konularını katılımcılara danıştık. İkinci buluşmadaysa birçok kişinin merak ettiği sosyal iş modellerini ele aldık, deneyimlilerden hikayelerini dinledik.

“Mesele kâr elde etmeniz değil, bunu nasıl elde ettiğiniz.” İkinci buluşmada, söze Berivan başladı. Ticaret yapmanın, etik, adil, doğayı ve insanı gözeten birçok şeklinin olduğunu ve sorunun hissedarlara daha fazla kar sağlamayı herşeyden daha önemli ve öncelikli gören iş yapma şekilleri olduğunu anlattı. Sosyal meseleler söz konusu olduğunda para denklem dışı bir unsur gibi kodlanmış durumda. Oysa adil üretim yöntemleri ve erişilebilir adil fiyatlarla daha fazla sayıda insan için çözüm yaratmak mümkün olabiliyor, diyerek etki odaklı iş modelleri oluşturmanın yollarını anlattı.

“Para kazanma şeklinde değil, etkide ısrarcı olun.” Ardından Duygu sözü alarak etki odaklı bir iş modelini inşa etmek için “vazgeçilenlerden” söz etti. Etkiyi önceliklendiren bir iş modelinde her ne kadar ticaret etkinin yol arkadaşı olsa da, etkiden uzaklaştıran iş modelini değiştirmekte ısrarcı olmak gerekebildiğinin altını çizerken, Joon’un iş modelinde yaptıkları 4 farklı pivotlama hikayesini paylaştı.

“Destek tuzağına düşmeyin, doğru zamanda doğru işi yapmayı önceliklendirin.” En sonunda ise Rawan, kapanan bir sosyal girişimin tohumlarını doğru şekilde ekosisteme ekmek adına Tinazita’yı neden ve nasıl kapattıklarını anlattı. Rawan konuşurken herkesin kafasında Tarkan’dan -Yanlış zaman yanlış insan- çalıyordu, doğru zamanda doğru odakta işler yapmanın altını sürekli çizen hikayesinde, Rawan sosyal girişimi için destek ararken, sağlam bir ticari model inşa etmeyi ertelemenin acı sonuçlarından, girişiminizi dönüştürecek gibi gözükse de bazen destekten çok köstek olan programlar ve fonlar olabileceğinden bahsetti.

Buluşmanın devamında vazgeçişlerden, etki uğruna hayır denilmesi gereken işlerden, bir sosyal iş modelini görünce gözünden tanıyanlardan, sosyal girişimcilik yaklaşımlarının hayat aktıkça nasıl şekil değiştirebildiğinden söz edildi. Böylesine derinlemesine bir buluşmanın özetini yapmak oldukça zor. Ama bir sonraki buluşmada özetlere kalmadan, siz de bereketli yağmur sonrası toprak kokusunu 8 Haziran 2023 saat 16.00’da içinize çekebilirsiniz.

Tarih: 26 Nisan 2023

 

Etki odaklı çalışan girişimlerin en büyük katkılarından biri de doğayla daha uyumlu ve insanca bir yaşamın nasıl mümkün olabileceğine dair soruları gün ışığına çıkarmak. One Million Cups’ın üçüncü buluşması sağlıklı yaşam, sürdürülebilirlik ve esenlik alanlarında çalışan üç girişimciyi ağırladı. Herkes için daha adil ve yaşanabilir bir dünya için doğa dostu çözümleri ön plana çıkaran, kullanıcılarının esenliğini gözeten girişimcilerin hikayelerini ve katılımcıların sunduğu destekleri buluşmayı kaçıranlar için derledik. 

 

Refresh:  Başta festivaler olmak üzere tek kullanımlık atıkların yoğun olduğu etkinliklerde plastik ileri dönüşümüyle üretilen yenilenebilir bardaklarını kullanıma sunan Refresh, kahve satış noktalarında da yenilenebilir bardakların kullanımını yaygınlaştırmayı hedefliyor. Buluşmada festival ve etkinlik düzenleme konusunda uzmanlardan fikir alma ve network kurma şansı yakalayan Refresh için katılımcıların geliştirdiği en anlamlı gündem ise bardakları toplama konusunda geliştirdikleri sistem ve değer önerisi ile daha fazla müşteriye ulaşacakları oldu. Bunun yanı sıra katılımcılar ürün yaygınlaştırma tavsiyeleri ve eşleştirme önerilerinde bulundular. Buluşmada festival ve etkinlik düzenleyen kuruluşların haritalamasının yapılmasının iş ve etki modeline sağlayabileceği katkılar üzerine konuşuldu. Film gösterimi yapan yerlerle biraraya gelmek için eşleşme fırsatı elde eden Refresh, aynı zamanda bu çalışmaları gündeminde tutan etkinlik organizasyonlarının iletişim ağlarına girme şansını yakaladı.

 

Latify: Sağlıklı yaşamı mümkün kılmayı ve sürdürülebilir hale getirmeyi amaçlayan Latify uygulaması, katılımcılara iş ve etki modelini anlattı. Bu uygulama, kullanıcısına uzman desteği sunmanın yanı sıra kullanıcının arkadaşlarını davet etmesini ve birlikte sağlıklı yaşamı deneyimlemesini sağlıyor. Yaşadıkları en büyük sorunlardan biri hedefledikleri kullanıcı sayısına ulaşmak. Katılımcılar bu sayıyı artıracak önerilerini paylaştılar  ve uygulamanın değer önerisi üzerine konuştular. 

 

Senyorapp: Sağlıklı yaş alma sürecini ekonomik olarak erişilebilir ve herkes için ulaşılabilir hale getiren Senyorapp, bu inovasyon ile sağlıklı ve kaliteli yaşamı her yaşta güvence altına almayı hedefliyor. Hizmetlerden yararlanacak kitleye emekli hizmetleri alanında da çalışan kurumlar aracılığıyla ulaşmayı planlayan girişimin en büyük ihtiyacı ise bu odakta çalışan sigorta şirketlerinin ve bankaların iletişim ağına dahil olmak. İnovasyon odağında çalışan bir banka ile eşleşme fırsatı bulan Senyorapp, aynı zamanda ebeveynlerine yardımcı olacak uygulamalara para ödemeyi kabul edecek evlatların potansiyel bir hedef kitle olduğunu ve bu konuda çalışmalar yapılması halinde katılımcıların bir çoğunun desteğini alabileceğini öğrendi. Katılımcıların başka bir desteği ise ileri yaşlardaki insanların dijital okur-yazarlığını artırmaya yönelik faaliyetler odağında iş ve topluluk geliştirme modellerini düşündürmek oldu.

Tarih: 29 Mart 2023

İkinci buluşmaya hazırlanırken gerçekleşen 6 Şubat depremlerinin ardından boğazımızdaki yumru ile Şubat buluşmasını ne yazık ki gerçekleştiremedik. Geçen sürede şoku atlatmaya çalışırken bir taraftan da sosyal girişimlerin deprem bölgesine hızlı ve anlamlı çözümler geliştirdiğine şahit olduk. Sosyal girişimlerin çevikliği kadar, işbirliği geliştirme kapasiteleri ve sorunu anlama konusundaki nitelikli bakış açıları, sosyal girişimciliğin afet sonrası anlamlı bir yanıt olduğunu herkese göstermiş oldu. Buluşmada, afet bölgesi için çalışan 5 sosyal girişimi ağırladık, kaçıranlar için konuşulanları derledik. 

 

Ekodoku

Üretim yeri Hatay’da bulunan ama hasar almayan Ekodoku, üretim alanını bir ortak yaşam/üretim alanına dönüştürdüğünü anlattı. Buluşmada, Ekodoku üreticilerinin ihtiyaçlarının birlikte üreterek sağlanabileceğini görmesinden ve insanların daha iyisini inşa etmek için örgütlenmesinden bahsetti. Yaratılan ortak üretim/yaşam alanı sebebiyle Ekodoku ekibinin ortak alan kullanımı konusunda karşılaştıkları zorluklardan ve bu sürecin doğru yönetilmesi için alanın doğru üretim sistemi, üretim ekipmanları ile donatılmasının acil ihtiyaç olduğundan bahsetti. Ekodoku ekibinin bu ihtiyaçları karşılamak için çalışmalarını sürdürdüğünü de ekledi. 

 

Atölye Bez

Afet sonrası “Biz en anlamlı katkıyı nerede sağlayabiliriz?” sorusunu soran Atölye Bez ekibi, deprem bölgesindeki çocukların ihtiyaçlarını gidermek için Ankara, Çankaya’da bulunan atölyesini gönüllülere açtı. Onlarla birlikte artık kumaşlardan çocuklar için oyuncak üretimi gerçekleştirdi. Buluşmada bu çalışmanın başlarda faydalı olduğunu ama zaman ilerledikçe işlevini yitirdiğini, ekibin enerjisini daha anlamlı bir yere kanalize etme isteği sebebiyle çalışmanın durdurulduğunu anlattı. Depremin en başından beri bir çoğumuzun yaptığı yardım çabalarının anlamlı üretim modellerine dönüşmesi gerektiğini vurgulayan Atölye Bez, mekan odaklı çalışanların mekanlarını kolektif üretim ile güçlendirmesi gerektiğinden bahsetti. 

 

Hisleri Harika

Hisleri Harika ürettiği setlerle çocukların sanatı alışılmamış bir biçimde deneyimlemesini sağlayarak onların ifade kapasitesini ve yaratıcılığını geliştiriyor. Bunun yanısıra afetten etkilenen çocukların hem oyun oynarken hem de duygularını dile getirebilmesi için Hisleri Harika setleri çok iyi bir araç çünkü setler aynı zamanda terapötik etkiye de sahip. Fakat setlerin iyi bir şekilde işleyebilmesi için nitelikli bir saha ekibinin eğitmen eğitimi yapması gerekiyor. Hisleri Harika, yaptığı çalışmalarda henüz sahada çocuklar için örgütlü bir eğitmen sisteminin olmadığını ve bu setleri yaygınlaştırmak için doğru zamanın beklenmesi gerektiğini, süreç boyunca karşılaştıkları zorluklar üzerinden aktardı. Hisleri Harika’nın sanat aktivite setleri yakın zamanda deprem bölgesinde faaliyet gösteren eğitmenler ve sivil toplum örgütleri tarafından sistematik bir şekilde çocuklara ulaştırılması planlanmakta. 

 

Teyit 

Teyit, deprem sonrası doğru bilginin yaygınlaşması konusunda epey zorlu bir görev üstlendi. Özellikle deprem bölgesinde çok ciddi bir bilgi kirliliğini gidermek için çalıştı. Buluşmada, deprem bölgesine doğru bilgiyi ulaştırmak için yaptığı online çalışmaların yanı sıra  broşürler, posterler ve doğru bilgi kartları aracılığıyla afetten etkilenen ve internete erişimi sınırlı olan kişiler için fiziksel olarak da doğru bilgiyi yaygınlaştırmak adına ürettiği çözümlerden bahsetti. 

 

Zincir

Zincir, sivil toplum etkinliklerini ve ajandasını halkın erişimine açarak sivil katılımcılığı artırmayı amaçlayan bir uygulama. Afet döneminde Zincir’in attığı en önemli adımlardan biri afet bölgesindeki halkın Zincir uygulaması üzerinden, sivil toplum desteği ile barınma ihtiyaçlarını karşılamasına olanak sağlamak. Buluşmada, uzun vadede deprem ve benzeri afetlerde yaşanacak olan koordinasyon sorunlarını çözmek için Zincir uygulamasının hayatımızda daha anlamlı bir yer bulması gerektiğinden bahsetti. Özellikle deprem sonrası müdahalede halkın ve sivil toplumun katılımının sürdürülebilmesi için Zincir’in nitelikli bir iş modeli benimsemesi ve ön plana çıkarılmasına ihtiyaç var.

 

Tarih: 25 Ocak 2023

 

İlk One Million Cups buluşmasında döngüsel iş modelleri üzerine çalışan üç girişimciyi konuk ettik. Tarım ve hayvancılıkta üretim dengelerini tüm ekosistem için adil ve temiz bir yaklaşımla yeniden tasarlayan girişimcilerin yolculuklarında karşılaştıkları sorunlar ve topluluğun geliştirdiği desteklerin özetini buluşmayı kaçıranlar için derledik.  

 

Soilbiom: Tarımsal üretimde inovasyon alanında çalışan Soilbiom sosyal girişimi, topluluğa bitki direncini ve verimini artıran, bitkiye ve toprağa özel doğal gübreyi nasıl geliştirdiğini anlattı. Soilbiom, doğayı kirleten tarımsal üretim yaklaşımını dönüştürürken, büyük bir rekabetin içinde olduğunu dile getirdi. Buradaki en büyük sorunlardan biri finansal sürdürülebilirlik. Yeni ve bilinmeyen bir ürünü anlaması için pazarı eğitme yükünü üstlenmelerinin yanı sıra başlangıç yolculuğunda ürün geliştirme yükünü de taşıyan ekibin yaşadığı bu zorlu yolculuk birçok  sosyal girişimin ortak derdi olduğunu işaret ediyor. Katılımcılar, Soilbiom’un ürünleştirme süreci için beyin fırtınası yaptı. Etkiyi yaygınlaştırma odağında sürdürülen tartışmada, Soilbiom’un ana ürünü olan gübreyi satmaktan ziyade üretilen bakterinin gübre üreticilerine satılmasının dönüştürücü etkisi konuşuldu.

 

Ekodoku: İpek böceklerine zarar vermek yerine delik kozadan ipek ipliğini elde eden, yani barış ipeği pratiğini uygulayan Ekodoku, kadın emeğine dayalı üretim sürecini ve şiddetsiz ipek üretimini anlattı. Üretim döngüsü yavaş ve emeğe dayalı bir üretimin, günümüzdeki “hızlı moda” alanında yer edinmesi, özellikle Türkiye pazarı için oldukça zor elde edilen bir başarı. Soilbiom ile benzer bir derde sahip olan Ekodoku, üretimini sürdürmeye ve etkisini yaygınlaştırmaya çalışırken bir yandan da pazarı eğitme yükünü taşıyor. Topluluğun desteği ise barış ipeği üretiminin yaygınlaştırılması için ihtiyaç duyulan üretim alanın karşılanmasını sağlanması ve nihai ürünün kullanıcıya ulaşması için alternatif kanalların geliştirilmesi yönünde oldu.

  

MilkApp: Türkiye’de sütlerin %40’ı küçük üreticilerin kapılarından, süt tanklarıyla toplanıyor. Toplanan sütün kalitesi konusunda hem üreticinin hem de tüketicinin ihtiyacını fark eden Milk App, sütün kalitesini ölçmek için ürettikleri cihazı anlattı. Bu cihaz, MilkApp’ın halihazırda ulaştığı süt toplayıcılarının kaliteli süte kavuşmasına olanak sağlarken, bir yandan da süt üreticilerini nitelikli hayvan bakımı yapmaya ve süt üretiminde kaliteyi artırmaya teşvik ediyor. Buluşmada bu cihazın yaygınlaştırması için gerekli olan kaynak yatırımı ihtiyacının sağlanması için ihtiyaç duyulan finansal çözümler konuşuldu. Yatırıma hazırlık aşamasında cevaplanması gereken  “Doğru fiyatlandırma neye göre yapılmalı?”, “Üretici ve tüketici tarafındaki ihtiyaç nasıl daha nitelikli bir şekilde tanımlanabilir?” ve “Etki yatırımcılarına nasıl bir finansal kaynak, etki dengesi sunulmalı?” gibi sorular katılımcılar tarafından dile getirildi ve girişimcilere üretim süreçleri boyunca düşünmeleri gereken anlamlı sorular yöneltildi.

Yazan — Çizen: Duygu Vatan

Koskoca devletlere, büyük şirketlere, köklü örgütlere çok karmaşık ve çözümü imkansız gibi görünen bir çok konuya, yerdeki çöpü kaldırıp çöp kovasına atmak kadar basit yaklaşanlar; sosyal girişimciler, fark yaratanlar, ya da bizim tabirimizle, kendine has bir frekansta ses çıkaran ve birbiriyle çok kolay anlaşan, ama her şeyi karmaşık hale getiren yunuslar, onlar olmak çok zor. Biliyoruz. Çünkü bazı şeyler öyle basit görünse de aslında çok fazla cesaret, büyük bir emek bir yandan da seni anlayan insanlarla bir araya gelmeyi gerektiriyor. Impact Hub Ankara’yı tam da bunun için kurduk.

Kapıları açalı 28 gün olduğundan bu yana ekip olarak kafamız giderek daha da karıştı. Tamam mekan açıldı, onlarca plan, günlerce süren stratejik kararlar hepsini uygulama vakti geldi. Ama her şeyin bu kadar kanlı canlı olduğu bir yerden de işlerin renginin bi o kadar da değişeceğini ancak yaşarken anladık.

Öncelikle artık her gün gidebileceğimiz bir yer var. Tam 6 tane katı var. İçinde bir tam gün dolanan sevgili mekan ekibi Emre, Makbule ve Murat’ın adımlarını topladığınızda üç günde on kilo diyetini tam anlamıyla yapmış oluyorsunuz. Bir çatının altına girmenin en güzel yanıysa, o çatıya ihtiyaç duyan herkesin içeriye adeta çekilmesi oldu. Kapımızı çalanlar sayesinde, gelen çikolatalarımız, çiçeklerimiz, böreklerimiz hiç eksik olmuyor, bu da dolayısıyla başka bir üç günde on kilo diyeti. Tabelamıza bakarak bizi zayıflama merkezi sanan komşularımızın galiba hakkı varmış.

Mekan böyle güzel olunca fikrini, çözümünü, emeğini ya da kendini kapan geliyor ve harika sohbetler sabahtan akşama sürüyor.

Haliyle bir çok şeye de zaman kalmıyor.

Arada bir Berivan’ı bir köşede herkeslerden uzak toplantıya girmeye çalışıp, aynı anda 91831 programın işini halledip bir yandan da tuvaletteki sorunları tespit ederken;
Murat’ı bir yandan fiş ve faturaların içine gömülmüş, bir yandan mekan yönetim sistemini yeniden keşif halinde, bir yandan da bulaşık makinası servisine içli bir şiir okurken buluyoruz.
Makbule sürekli katlarda gezinip herkesin iyi olma halinden emin olana kadar tüm topluluğu bir sınavdan geçiriyor ve her yukarı çıkana bir eşya taşıtıyor;
Emre mekan anahtarlarıyla Matrix’deki keymaker gibi ortalarda dolaşıp, bazen yorgunluktan masalarda uyurken bulunuyor;
Gözde mekana ilişkin tüm sistemlere dosyalar-klasörler geliştiriyor;
Mızgin de İsviçre çakısı misali her şeye elini atıp, sıradaki işini soruyor.
Ben de onlardan pek farklı değilim, ama ben şimdiden katlardaki koltuklarda iki kez kestirip, nefes odasında pilates yapmış şanslı ve keyifçi bir azınlık gibi görüyorum kendimi.

Yani göründüğü kadar kolay değilmiş. Yeni bir yere adapte olmak, orayı kullanacak insanlara hazırlamak, onlara emek ve zaman ayırmak, dinlemek, düşünmek, yaratmak…Daha da önemlisi tüm bunları en baştan doğru kurgulayıp doğru adımları atmaya çalışmak bugünlerin en büyük derdi. Öte yandan kalabalık olmanın verdiği muhteşem enerjiyle kendimizde bu gücü fazlasıyla buluyoruz.

Şimdilerde meşguliyetler kadar, anlatacaklarımız da bir o kadar artıyor. Anlatacak çok şey birikti, ama siz gene de biz anlatmadan sorun, “Impact Hub Ankara’yı açtınız ama: içerisi nasıl, ben de gelebilir miyim, sırada ne var, Ankara’yı neler bekliyor?”. Cevaplamaya hazırız. Tüm yunuslara selam.